Lütfen aramak istediğiniz kelimeyi yazıp Enter tuşuna basın..

Logo

Kullandığımız dil; bugün ne olduğumuzu, yarın ne olacağımızı belirler..

 MENÜ

ŞOFÖR ve ŞOFBEN KAVRAMLARI

Bir dili bilmek o dildeki sözcükleri, kavram ve terimleri kök ve kökenleriyle bilmek demektir. Bunların doğru bilinmesi ve yerinde kullanılması bize bir iletişim kolaylığı sağlayacağı gibi yaşadığımız kültürün gelişmesine de doğrudan ortam ve olanak sağlayacaktır. Aşağıda incelenen şoför vb. kavramların köklerinin nerelere kadar uzandığını bilmek bunlardan yalnızca biri veya birkaçıdır. 

TDK 1966 yılı basımı olan Türkçe sözlüğünde Fransızcadan dilimize girmiş olan şoför sözcüğünün anlamını otomobili sürüp yöneten kimse olarak tanımlamıştır. Aynı kurumun dijital ortamdaki Güncel Türkçe sözlüğünde ise anlamı a) sürücü, b) mesleği araba kullanmak olan sürücü açıklaması yapılmış. İlk tanımda otomobilin dışındaki taşıma araçlarını, örneğin bir TIR veya kamyon ve benzerlerini kullanan kişiler bu tanım dışında bırakılmıştır. Dolayısı ile bu tanım eksiktir. İkincisi sözlüğün (a) seçeneğindeki sürücü kavramı da çok geniştir. Tüm sürücüleri içine almıştır. Örneğin, forklift sürücüsü ve bebe arabasını kullanan anne de bir sürücüdür ama bunlara şoför demek olanağı yoktur. (b) seçeneğindeki tanım daha uygundur. Araba diğerlerine göre anlatılmak istenen amaca daha yakındır. 

İhsan Ayverdi’nin Dijital Kubbealtı sözlüğünde ise sözcüğün halk ağzında şöför, şofor şeklinde de söylendiği, anlamının motorlu kara taşıtı kullanan kimseleri anlatmak için kullanıldığı belirtilmektedir.

İsmet Zeki Eyüoğlu’nun Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü ’nde (s.631) bu sözcüğün Fransızca chauffeur (ateşçi) sözlüğünden alındığı belirtilmiştir. Fransızca chauffer (ısıtmak, yakmak) eyleminden türetilmiş olan chauffeur ( ateşleyen, yakan, ateşçi) sözcüğüdür. Eyüboğlu sözcüğün tarihi ile ilgili olarak şu notu da vermektedir: Ortaçağda suç işleyenlere acı çektirmek, onları söyletmek ( itiraf ettirmek) için ayaklarının altına kızgın demirle dağ çekilirdi. Bunu yapanlara chaffeur denirdi.
Sonradan bilinen taşıt aracını sürenlere de bu ad verilmiştir. Türkçede karşılığı sürücüdür.

Şemseddin Sami’nin Kâmûs-Î Türkî’ sinde şoför sözcüğü yer almamaktadır. Bu sözlüğün ilk basınının 1899 olduğu da göz önünde tutulursa bu sözcüğün Fransızcadan dilimize henüz girmemiş olduğunu düşünebiliriz.

Sevan Nişanyan Sözlerin Soyağacı adlı kitabında (s.458) motorlu araç sürücüsü (chauffeur) tanımının yanında buharlı gemi veya lokomotifte ateşçi (eski) ifadelerini de kullanmaktadır.

TDK Fransızca sözlükte (s.118)  iki anlamı da ayrı ayrı ateşçi ve otomobil sürücüsü olarak açıklanmıştır.

Chauffer ( kızdırmak, ısıtmak, buhar makinesini çalıştırmak, hızlandırmak, üzerine fazla düşmek…)  eyleminden türeyen sözcükler’in karşılığıdır. Caufferette: Ayak tandırı, sofra mangalı, Chaufferie: Demirci ocağı, gemilerdeki ocak, külhan. 

Kanımca, dilimizde şoförün karşılığı daha doğru bir tanımla “motorlu kara taşıt araçlarını kullanan veya süren kimse” şeklinde olmalıdır. Sürücü, araç, taşıt veya motorlu araç kullanıcısı dendiğinde tanımlama tam olmamaktadır. Örneğin her sürücü için veya her araç veya taşıt kullanıcısı için şoför sözünü kullanamayız. Bir uçak veya helikopter pilotuna veya gemi kaptanına şoför denemez. Dolayısıyla şoförlük yalnızca motorlu kara taşıtlarını sürenler için kullanılmalıdır. Aynı şekilde forklift ve benzer iş makinalarını kullananlara da şoför değil operatör sözcüğü uygun görülmektedir. 

Ancak halk arasında şoför yerine kaptan sözcüğünün de kullanıldığına tanık olmaktayız. “Kaptan, çay molasını nerede vereceksiniz” gibi.
Aynı şekilde uçaktan “ kaptanınız konuşuyor veya kaptan pilotunuz bildiriyor” gibi duyurular da yapılmaktadır. Bu da yanlıştır. Eğer uçağın komutasından sorumlu pilottan söz edilecek ise belki 1. Pilot denebilir.

Kaptan sözü bize Fransızca capitaine sözünden alınmıştır. Larousse’ daki anlamı, Capitaine: Chef d'une troupe. Commadant du navire, d'un port.
Bu açıklamadan pilotlar veya otobüs şoförleri için sürücü anlamı çıkartılamaz.

Larousse’ da chauffeur karşılığı olarak Qui entretient le feu d’une forge, d’une machine a vapeur. Conducteur d‘automobille, d’autobus ou un camion. Türkçesi de Bir demir ocağının, bir buhar makinesinin ateşini canlı tutan kimse. Araba, otobüs veya kamyonun sürücüsüdür.

Dilimizde sözcükler için masculin ve féminin ayırımı bulunmadığı için her ikisini de                                                                                                                                                                             de aynı sözcük ile ifade ediyoruz. Doğrusu erkekler için chauffeur/ şoför diyorsak hanımlar için de başka bir söz bulmamız gerekmektedir. Coiffeur (homme), coiffeuse (femme) yahut da maseur, masseuse gibi…

Bir dilden başka bir dile sözcük alıntısı yaparken de kaynak olan dildeki etimolojik özelliklere dikkat edilmesinde, o sözcüklerin kök ve kökenlerine aykırı anlam çıkartılabilecek sözcüklerden kaçınılmasında yarar vardır diye düşünmekteyim,

Şimdi biraz gerilere gidelim.  
1698 İngiliz Thomas Savery ilk buharlı makineyi yaptı.
1769 İngiliz James Watt uzun süreli çalışan buharlı makineyi yaptı.
1769 Kendi kendine hareket eden ilk araç Fardier Fransız mühendis ve topçu Yüzbaşı Nicolas Joseph Cugnot (1725-1804) tarafından yapıldı.

Dünyada sanayi devriminin en önemli belirleyicilerinden biri kuşkusuz buharlı makinelerin gemilerde kullanılmaya başlamasıdır.
Bunu gerçekleştiren ilk kişi de Amerikalı Robert Fulton (1765-1815)’dur. Clermont adlı bir gemiyi 1807 tarihinde Hudson nehrinde yüzdürmeyi başardı.
Bu dönemden İsveçli Ericsson tarafından uskurun icat edildiği 1837 tarihine kadar buharlı gemiler yandan çarklıdır.

Bilinebileceği gibi buharlı gemileri hareket ettiren buhar gücüdür. Buharın elde edilmesi için de suyun ısıtılması, suyun ısıtılması içinde ısıtılması yani  ısıtma işlemi için de o dönemde geçerli bir yakıt olan kömürün, linyitin ateşlenip yakılması gerekmektedir.  

İşte, gemilerde bu işleri yapan kişilere, Ortaçağ Fransa’sındaki Katolik kilise uygulamalarından bilinen ve suçlu saydıkları kişilerin ayak tabanlarını dağlama eyleminden esinlenilerek chauffeur adı verilmiştir.

Demin başladığımız yerden devam edelim.

1787 Oliver Evans Amerika'da yolcu taşıyan araç yapmıştır.
1801 Birleşik Krallık'ta Richard Trevithick buharlı otomobil yaptı.
1824 İçten yanmalı motorların, özellikle dizel motorlarının temel ilkeleri, genç bir Fransız mühendisi Sadi Carnot tarafından ortaya atıldı.
1830 15–20 km/h hızla giden ve buharla çalışan 14 yolcu taşıyabilen yolcu otobüsleri imal edildi.
1860 İngiliz Parlamentosu bütün arabaların iki sürücüsü ve önünde gündüz kırmızı bayrak gece kırmızı fener bulunmasını şart koşan bir yasa çıkardı. Bu yasa motor gelişim hızını biraz durdurdu. 1896 yılında bu yasa kaldırıldı.
1860 Hava gazı ile çalışan ticari bakımdan elverişli ilk motor Belçikalı mühendis Jean Joseph Etienne Lenoir (1822-1901) tarafından yapılmıştır.
1862 Fransız mühendisi Alphonse Eugène Beau de Rochas (1815-1893) 4 zamanlı çevrimin esaslarını ortaya koydu.
1867 Alman mühendisler Nicolaus August Otto (1832-1891) ve Eugen Langen (1833 1895), Rochas’ın bulduğu prensipleri pratiğe çevirerek dört zamanlı çevrime sahip motoru yaptılar.
1876 Nicolaus August Otto, ilk dört zamanlı gaz motorunu üretti.
1877 Otto yaptığı motorun patentini Amerika'dan aldı.
1878 İngiliz mühendisi Dugal Clerk iki zaman esasına göre çalışan ilk motoru yaptı.
1880 Amerika’da George Brayton benzin yakıtlı motor yaptı.
1885 Benzinle çalışan içten yanmalı motora sahip ilk otomobil Alman mühendis Karl Benz tarafından yapıldı
1889 Viyanalı Siegfried Marcus (1831-1898) geliştirdiği motorla viyana sokaklarında 12 km hızla gezerken halkın panik yaşamasına sebep olmuş birkaç kaza yapmıştır. 17 suçtan mahkemeye verilen Marcus keşif yapmayı bıraktı.
1890 Herbert Akroyd Stuart, bir kaza sonucu kızgın bir yere değen gaz yağının hava ile karışarak yandığını gördü. Bu olaydan etkilenerek yaptığı deneylerle motorunu geliştirdi ve patentini aldı. Motorunda yakıt emilen ve hafifçe sıkıştırılan hava içerisine bir memeden gönderilerek patlayıcı ve yanıcı bir karışım oluşturulmaktaydı. Bu karışımın yanabilmesi için cidarları yüksek derecede ısıtılan ve buharlaştırıcı adı verilen bir ön yanma odası vardır. Ana yanma odasına bir kanalla birleştirilen bu oda ilk hareket için dışarıdan alevle ısıtılmaktadır. Bu motorda havanın ısısının sıkıştırma oranıyla arttığı düşünülmediğinden verim düşük olmuştur.
1890 Bir Alman mühendis olan Capitaine, Akroyd’un motoruna benzeyen bir motorun patentini aldı. Bu motorlar yarım dizel (kızgın kafalı) motorların esasını oluşturdu.
1890 İlk otomobillerin çoğu, dişlileri olmadığı için yokuş çıkamıyor, önce durup sonra geriye doğru inmeye başlıyordu.
1893'te yapılan Benz Victoria marka arabada bir deri kayışı küçük bir kasnağa bindiren bir kol kullanılmıştı. Bu düzenek tekerleklerin daha yavaş dönmesini ve yüksek manivela gücünün arabayı yokuş yukarı tırmandırmasını sağlıyordu. Zincir çekişli velo tipi araçta da bu şekilde üç ileri bir geri kasnağı vardı. Çekişin kolaylıkla arka tekerleklere iletilmesi için motor her zaman arkaya ya da sürücünün altına konuyordu.
1892-1897 Münih yüksek teknik okulu mühendislerinden Rudolf Diesel dizel motoru yaptı ve geliştirdi.
1893 Amerika'nın ilk başarılı otomobili “Duryea”, J. Frank ve Charles Edgar Duryea tarafından yapılmıştır.

Bir otomobilin ve diğer motorlu kara taşıma araçlarının ilk örneklerinden başlayarak günümüze kadar çalışma yöntemini ve gelişimini bilmek belki konuyu anlamak için yararlı olabilir ama bu da bu başlık altında yapılacak okumaların sınırını aşacaktır. O konuları bu nedenlerle ayrı tutmalıyım dile düşünüyorum.

Eski tip taşıtları çalıştırmadan ve  özellikle sabahleyin ilk çalıştırılırken önünde bir mil ile soldan sağa doğru çevirme işlemi yapılıyor ve böylece motorda, karbüratörde yanacak yakıt ateşleniyordu. Daha önceki otomobillerin prototiplerinde de kömürün ateşlenmesi gerekliliği vardı. İşte bu işleri yapanlara buharlı gemilerdeki ateşleyicilere, ateşçilere benzetilerek kısaca chauffeur deniyordu. Yani kavramın kapsadığı semantik alan genişletilmiş oluyordu.  


1890 yılından başlayarak Fransızca’ da var olan bu terim teknolojinin gelişmesiyle otomobili çalıştıranlar için de kullanılmaya başlanılmış oldu. Aynı şey 1899 yılında İngilizler tarafından da benimsendi. Türkiye’de ise bu terimin 1924 yılında Mehmet Bahaettin tarafından Yeni Türkçe Lugat’ te kullanıldığını görüyoruz.

Şoför sözcüğünün karşılığı olarak ayrıca İngilizcede driwer ve Fransızcada da conducteur sözleri kullanılmaktadır.

***
İkinci sözcüğümüz Şofben. Ne yazık ki; bu sözcüğün konuşurken şohben veya şohpen diye de telaffuz edildiğini duyabiliyoruz. Hatta birçok kimse yazarken de aynı yanlışı yapmaktadır. Bunun en önemli nedeni sözcüğün kökenini bilmeden üstü kaplanmış bir hap, bir draje gibi yutmamız, kabul edip doğru bu imiş gibi duyduğumuz şekilde kullanmamızdır. Kullana kullana doğrusunun bu olduğu yönünde de toplumda bir algı yerleşmektedir.  

Şofben dilimize birçok sözcü gibi yine Fransızca’ dan “chauffe-bain” alınmıştır. TDK Güncel Sözlük’ e göre anlamı: Gaz veya elektrikle çalışarak sıcak su sağlayan araçtır.
Bilindiği gibi Fransız dilinde sıcak karşılığı chaude, sıcaklık sağlayan yakıt, yakacak karşılığı da chauffage sözcüğüdür. Morfolojik yakınlığı olan Chauffe a) Isıtma, b) gemilerde ve döküm yerlerinde ocak ve c) damıtma anlamlarına gelmektedir.

Şofben ise Fransızca chauffe-bain şeklinde bir birleşik sözcüktür. Bizde bu iki sözcük birleştirilerek şofben şeklinde tek bir sözcük olarak kullanılmaktadır. Fransızcadaki sözcük chauffer/ ısıtmak eyleminden türetilmiştir. Fransızcaya da Latinceden girmiştir. Calefactio ısıtma yine Latincedeki calofacere sözcüğünden alıntıdır. Calo/calori ısı, sıcaklık fact da yapmak, etmek eyleminin birleştirilmesi ile bulunmuştur. Latincede banyo karşılığı bain sözcüğü vardır. İngilizce bath. Bu ikisi balneum şeklini almaktadır. Latince bire bir karşılık olarak aqua calefacientis/ su ısıtan-ısıtıcı. Doğrusunu söylemek gerekir ise Latinceden Fransızcaya sözcük kotarırken ses ve söz dizimine uyulduğu söylenemez.
 Her ne ise sorunumuz Latinceden Fransızcaya değil Fransızcadan Türkçeye geçiş sorunudur. Şofben sözü dilimize sorunsuz aktarılmış ancak iki sözcük birleştirilerek tek sözcük haline getirilmiştir.

Eski hamamlarda külhan içinde odun, kömür yakılarak ısıtmayı bir yana bırakırsak eskiden köylerde banyo için gerekli olan su büyük kazanlarda, altında odun ve kömür yakılarak ısıtılıyordu. Daha sonra evlerde banyolarda sobalar kuruldu, yine bu sobalarda odun, kömür bazen talaş yakılıyordu. Daha sonra bu sobalarda gazyağı ve fuel-oil, mazot kullanıldı. Daha sonra elektrikle çalışan şofbenler yaşantımıza girdi. Bunlardan kimisi ani ısıtıcılı, kimisi de termosifon tarzında idi. Şu anda sanırım en gelişmişi doğal gaz ile çalışan ve evin, otelin veya işyerinin kalorifer sistemine, bu sistemin halk arasında kombi denen ısıtıcısına bağlanan sistemlerdir. Doğal gaz henüz olmayan yerlerde de tüplerdeki gaz kullanılmaktadır. Bu sisteme bağlı boiler/ boylerde su ısıtılarak banyolara da, mutfaklara da borular aracılığı ile aktarılmaktadır.

Sözcüğün İngilizce karşılığı combi boiler,  Fransızca karşılığı da chaudière mixte ‘tir.
Combi sözcüğünün kökü Fransızca olup ikili takım, iki işi birlikte yapan alet, düzenek anlamına gelmektedir. Konumuza dönersek dilimizdeki kombi sözcüğü hem işyeri, ev gibi alan ısıtılmasını ve hem de gerekli olan suyun ısıtılmasını birlikte yapan anlamına kullanılmaktadır. Fırın vb. aletler için de iki veya daha fazla iş yapabildiği için kombi adı kullanılmaktadır. Aynı kavram tekstil konusunda da sıkça kullanılıyor. Sözcük biraz değiştirilerek dilimizde konbin ve konbinasyon şekilleriyle de kullanılmaktadır.

Birbirleriyle ortak bir yanı yokmuş gibi duran şoför ve şofben sözcülerinin kesiştiği noktaların ilginç olduğunu düşündüm. Söz, ısıdan, ısıtmadan sıcaklıktan açılmışken kalori ve kalorifer kavramları da biraz irdelenebilirdi ama okuyucunun sabrını daha fazla zorlamadan o kavramları başka bir yazıya bırakmak daha doğru olacak.

Saygılarımla…

11.12.2023

Ali Can Polat 

Yorumlar

Tinaz Titiz

12.12.2023 16:19:30

Küçük üç not: 1. “Sözcük biraz değiştirilerek dilimizde konbin ve konbinasyon şekilleriyle de kullanılmaktadır” ifadesindeki konbinasyon, çoğunlukla kombinasyon olarak (doğru) kullanılıyor. Ama iş kadın çamaşırına gelince 50/50 ikisi de kullanılıyor. Konbin ise ortak, herkes konbin diyor hatta konbinlemek diye bir de fiil türetimiş. 2. Şofaj ise demiryollarının vazgeçilmez bir terimi. Lokomotif buhar deposu başlangıçta sadece trenin güç ihtiyacını karşılayacak kadar dolu iken -ki tam doldurulmayışının nedeni ısı kaybı- vagonlara ısıtıcı buhar verilemiyor. Tren yol aldıkça kazan “stim tutuyor” ve ısıtma amaçlı şofaj veriliyor. 3. Otomobil, TIR, at arabası ve uçak’ları hareket açısından -mantık olarak aslında hepsi sürücü olsa da- her biri aslında ayrı bir kültürü oluşturuyor ve düşük teknolojiden (örn. At arabası veya atlı araba) bir üste sıçranınca (örn. Buharlı otomobil) sürücü bir önceki teknolojiyle ilişkilendirilip bir üst sosyal sınıfa atladığının önemsenmeyişini kabul edemiyor ve farklı bir isim alıyor. Hatta modern bir süper jet uçağını kullanan pilot, sıra uzay aracına gelince pilotluktan istifa edip astronot / kozmonot oluyor. Dolayısıyla bu adlandırmanın tamamen bir sosyal (ve tabii ki) ekonomik sınıf çatışması temelli olduğu anlaşılıyor. Peki pilot nereden çıkıyor. Niçin pilot da başka bir şey değil? Şoför-şofaj ilişkisi çok net. Aracı hareket ettiren tahrik gücü olan şofajı doğrudan kontrol eden kişi anlamında şoför. Pilot için benzer bir ilişki var mı? Evet var. Pilot (Fr.Pilote, It.Piloto ≈ dümenci). Sandaldan itibaren her tür deniz aracı ve hava aracında, aracın cesametine oranla çok küçük bir parça (dümen), o büyük kütlenin yönünü kontrol edebiliyor ve bu artık kol gücüne değil farklı melekelere ihtiyaç gösteriyor. Hele modern dev deniz ve hava araçlarında dümenin (pilote) kontrolü bir joystick ile yapılıyor. Gerçekten çok fiyakalı bir iş.

SON EKLENEN MAKALELER

KARNAVAL
KARNAVAL
DİSİPLİN
DİSİPLİN
NÜFUS KÜTÜĞÜ, NÜFUS KÂĞIDI, KAFA KÂĞIDI KAVRAMLARI
NÜFUS KÜTÜĞÜ, NÜFUS KÂĞIDI, KAFA KÂĞIDI KAVRAMLARI
CADI-ENGİZİSYON / CADILAR GÜNÜ/AZİZLER GÜNÜ/ CADALOZ
CADI-ENGİZİSYON / CADILAR GÜNÜ/AZİZLER GÜNÜ/ CADALOZ
İMPARATORLUK  – İMPARATOR – EMPERYAL- EMPERYALİZM
İMPARATORLUK  – İMPARATOR – EMPERYAL- EMPERYALİZM
YAŞADIKLARIMIZ VE BİR DAHA YAŞAMAK İSTEMEDİKLERİMİZ
YAŞADIKLARIMIZ VE BİR DAHA YAŞAMAK İSTEMEDİKLERİMİZ
KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMI VE ANLAMI
KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMI VE ANLAMI
Puslu Havalar, Sakin İnsanlar Ülkesi Vietnam, Hüzünlü Kamboçya (17-25 Mart 2024)
Puslu Havalar, Sakin İnsanlar Ülkesi Vietnam, Hüzünlü Kamboçya (17-25 Mart 2024)
İKTİDAR – MUHALEFET – HİZİP/KLİK- FRAKSİYON
İKTİDAR – MUHALEFET – HİZİP/KLİK- FRAKSİYON
İSTANBUL, YA ARON ANGEL’İN TASARLADIĞI GİBİ OLSAYDI…
İSTANBUL, YA ARON ANGEL’İN TASARLADIĞI GİBİ OLSAYDI…
Yazarak Gitmek
Yazarak Gitmek
ALFABE
ALFABE
DEVE
DEVE
MERKANTİLİZM
MERKANTİLİZM
PEŞKEŞ / PİŞKEŞ
PEŞKEŞ / PİŞKEŞ
Yakın Dil
Yakın Dil
Persepolis ile ilgili olarak gezide tuttuğum notlardan- Parsayı Toplamak
Persepolis ile ilgili olarak gezide tuttuğum notlardan- Parsayı Toplamak
KUTU KUTU PENSE 
KUTU KUTU PENSE 
DAYAK CENNETTEN ÇIKMADIR
DAYAK CENNETTEN ÇIKMADIR
BİR GÜNLÜK ZAMANIN BÖLÜMLERİ
BİR GÜNLÜK ZAMANIN BÖLÜMLERİ
ŞERİAT
ŞERİAT
Türkçe Sorunları: BİRBİRİNE  KARIŞAN, KARIŞTIRILAN  İKİ KAVRAM:  EĞİTİM İLE ÖĞRETİM 
Türkçe Sorunları: BİRBİRİNE  KARIŞAN, KARIŞTIRILAN  İKİ KAVRAM:  EĞİTİM İLE ÖĞRETİM 
SAPYOSEKSÜELLİK KAVRAMI ÜZERİNE (SAPIOSEXUALITÉ / SAPIOSEXUALITY)
SAPYOSEKSÜELLİK KAVRAMI ÜZERİNE (SAPIOSEXUALITÉ / SAPIOSEXUALITY)
NOSTALJİ
NOSTALJİ
AKIL DARALTICI ÖN YARGILARIMIZ / ZİHİN KÖRLÜĞÜ
AKIL DARALTICI ÖN YARGILARIMIZ / ZİHİN KÖRLÜĞÜ
TEVHİD VE HİLAFET KAVRAMLARI ÜZERİNE
TEVHİD VE HİLAFET KAVRAMLARI ÜZERİNE
MÜSTEHCEN VE ÇIPLAKLIK KAVRAMLARI ÜZERİNE
MÜSTEHCEN VE ÇIPLAKLIK KAVRAMLARI ÜZERİNE
SİVİL TOPLUM KURULUŞU DEĞİL DEMOKRATİK TOPLUM KURULUŞU
SİVİL TOPLUM KURULUŞU DEĞİL DEMOKRATİK TOPLUM KURULUŞU
ZEHİRİ ZEHİR YAPAN DOZUDUR (DOSIS FACIT VENONIUM)
ZEHİRİ ZEHİR YAPAN DOZUDUR (DOSIS FACIT VENONIUM)
UMUT VE SEVGİ HER ZORLUĞU YENER ya da PANDORA'NIN KUTUSU
UMUT VE SEVGİ HER ZORLUĞU YENER ya da PANDORA'NIN KUTUSU
SADAKA VE SADAKAT
SADAKA VE SADAKAT
HAMİLELİK ŞÜPHESİ
HAMİLELİK ŞÜPHESİ
FİKRE SAYGI KONUSUNA KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
FİKRE SAYGI KONUSUNA KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
İZLEMEK / İZCİ - İZCİLİK 
İZLEMEK / İZCİ - İZCİLİK 
BULUTTAN NEM KAPMAK
BULUTTAN NEM KAPMAK
ŞAMAR OĞLANI ve 24 KASIM ÖĞRETMELER GÜNÜ
ŞAMAR OĞLANI ve 24 KASIM ÖĞRETMELER GÜNÜ
PISA NEDİR?
PISA NEDİR?
ÖLÜM - ÖLÜ ve SONRASI
ÖLÜM - ÖLÜ ve SONRASI
MNEMOSYNE (Bellek, Anımsama ve Akılda Tutma Tanrıçası)
MNEMOSYNE (Bellek, Anımsama ve Akılda Tutma Tanrıçası)
THESEUS’ UN GEMİSİ PARADOKSU
THESEUS’ UN GEMİSİ PARADOKSU
ŞAMAR OĞLANI ve 24 KASIM ÖĞRETMELER GÜNÜ
ŞAMAR OĞLANI ve 24 KASIM ÖĞRETMELER GÜNÜ
IKAROS
IKAROS
LABYRINTHOS / LABİRENT
LABYRINTHOS / LABİRENT
PYGMALION
PYGMALION
NARKİSSOS ve METAMORPHOSE
NARKİSSOS ve METAMORPHOSE
YARGININ MİLLİSİ OLMAZ
YARGININ MİLLİSİ OLMAZ
ANACHRONISME / ANAKRONİZM 
ANACHRONISME / ANAKRONİZM 
ÜMMET – MİLLET
ÜMMET – MİLLET
O SINIR TAŞLARINIZ, O DUVARLARINIZ…
O SINIR TAŞLARINIZ, O DUVARLARINIZ…
KUTLAMA/ ANMA – SON AKŞAM YEMEĞİ
KUTLAMA/ ANMA – SON AKŞAM YEMEĞİ
MISOPHONIA-misofoni & AMUSIA - amuzi
MISOPHONIA-misofoni & AMUSIA - amuzi
YAS VE YAS TUTMA
YAS VE YAS TUTMA
TERÖR / TERÖRİZM ve HEROSTRATOS
TERÖR / TERÖRİZM ve HEROSTRATOS
MARKA – MODA KAVRAMLARINA KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
MARKA – MODA KAVRAMLARINA KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
EMOJİ VE MOLATİK KAVRAMLARI ÜZERİNE
EMOJİ VE MOLATİK KAVRAMLARI ÜZERİNE
ÖZELEŞTİRİ (ÖZ ELEŞTİRİ) 
ÖZELEŞTİRİ (ÖZ ELEŞTİRİ) 
BOTOX – BOTULUS/ SOSİS GÜZELLİĞİ
BOTOX – BOTULUS/ SOSİS GÜZELLİĞİ
DÜŞÜNCEYE SAYGI VE DÜŞÜNCEYE TAHAMMÜL
DÜŞÜNCEYE SAYGI VE DÜŞÜNCEYE TAHAMMÜL
BEN BU ZAFERİ POPOMLA DEĞİL KAFAMLA KAZANDIM
BEN BU ZAFERİ POPOMLA DEĞİL KAFAMLA KAZANDIM
DİPLOMASİ  -  DİPLOMA
DİPLOMASİ  -  DİPLOMA
PİRİNÇ
PİRİNÇ
PEYGAMBER
PEYGAMBER
UMUT - UTKU
UMUT - UTKU
HAYDAN GELEN HUYA GİDER
HAYDAN GELEN HUYA GİDER
DİNGO’ NUN AHIRI
DİNGO’ NUN AHIRI
DARISI BAŞINA
DARISI BAŞINA
ÇAĞRIŞAN KAVRAMLARIN ÇAĞRIŞTIRDIKLARI (2)
ÇAĞRIŞAN KAVRAMLARIN ÇAĞRIŞTIRDIKLARI (2)
KAVRAMLARIN ÇAĞRIŞIMI
KAVRAMLARIN ÇAĞRIŞIMI
ÖDEV, GÖREV, İŞLEV
ÖDEV, GÖREV, İŞLEV
ATLIKARINCA - DÖNME DOLAP
ATLIKARINCA - DÖNME DOLAP
FİLENİN SULTANLARI DEĞİL ALTIN KIZLARI
FİLENİN SULTANLARI DEĞİL ALTIN KIZLARI
GREEDFLATION-Türkçesi aranıyor
GREEDFLATION-Türkçesi aranıyor
DANSÇI MAYMUNLAR
DANSÇI MAYMUNLAR
ANCADA BERABER KANCADA BERABER
ANCADA BERABER KANCADA BERABER
GELİN – GÜVEY- GERDEK
GELİN – GÜVEY- GERDEK
ÖLÜLER,   ÖLÜM SÖZLERİ
ÖLÜLER,   ÖLÜM SÖZLERİ
GÜNAH KEÇİSİ
GÜNAH KEÇİSİ
KURNAZLIK - FIRSATÇILIK
KURNAZLIK - FIRSATÇILIK
BAM – BAM TELİ – BAM TELİNE BASMAK, DOKUNMAK
BAM – BAM TELİ – BAM TELİNE BASMAK, DOKUNMAK
TROLL - TROL
TROLL - TROL
VEDA / HÜZÜN - ÖZLEM - VUSLAT/ SEVİNÇ
VEDA / HÜZÜN - ÖZLEM - VUSLAT/ SEVİNÇ
SANAT ÜRÜNÜ MÜ / SANAT ESERİ Mİ ? SANAT ÜRETİCİLİĞİ Mİ / SANAT YARATICILIĞI MI ?
SANAT ÜRÜNÜ MÜ / SANAT ESERİ Mİ ? SANAT ÜRETİCİLİĞİ Mİ / SANAT YARATICILIĞI MI ?
NEFRET DİLİ
NEFRET DİLİ
İLETİŞİM ve PROPAGANDA DİLİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
İLETİŞİM ve PROPAGANDA DİLİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
SÖZ VERMEK VE SÖZÜNDE DURMAMANIN KIRK ŞEKLİ
SÖZ VERMEK VE SÖZÜNDE DURMAMANIN KIRK ŞEKLİ
SECCADE
SECCADE
RAMADAN/ RAMAZAN – KANDİL VE MAHYALAR/ ŞEHR-İ RAMAZAN
RAMADAN/ RAMAZAN – KANDİL VE MAHYALAR/ ŞEHR-İ RAMAZAN
RETORİK, HİTABET, KIRAAT VE TİLAVET
RETORİK, HİTABET, KIRAAT VE TİLAVET
ENERJİ /ÉNERGIE  –  SİNERJİ/ SYNERGIE
ENERJİ /ÉNERGIE  –  SİNERJİ/ SYNERGIE
DEPREMDE BÜYÜKLÜK VE ŞİDDET FARKI
DEPREMDE BÜYÜKLÜK VE ŞİDDET FARKI
KARIŞIK – KARMAŞIK
KARIŞIK – KARMAŞIK
HELALLEŞMEK, HESAPLAŞMAK
HELALLEŞMEK, HESAPLAŞMAK
ANASININ GÖZÜ
ANASININ GÖZÜ
TEŞEKKÜR ETMEK –  ÖZÜR DİLEMEK
TEŞEKKÜR ETMEK –  ÖZÜR DİLEMEK
İLETİŞİM, MİZAH ve HOŞGÖRÜ
İLETİŞİM, MİZAH ve HOŞGÖRÜ
NESEP NEDİR, NESEPSİZ NE DEMEKTİR?
NESEP NEDİR, NESEPSİZ NE DEMEKTİR?
AŞAĞILAMA, SÖVGÜ VE HAKARET
AŞAĞILAMA, SÖVGÜ VE HAKARET
NARTHEX
NARTHEX
MÜJDE
MÜJDE
İBRET
İBRET
DİLDE YABANCI HAYRANLIĞIMIZ
DİLDE YABANCI HAYRANLIĞIMIZ
APERİTİF
APERİTİF
BAŞIN ÖNE EĞİLMESİN
BAŞIN ÖNE EĞİLMESİN
AHMAK
AHMAK
BÜTÇE
BÜTÇE
AHLÂK
AHLÂK
Başparmaklarımız
Başparmaklarımız
MENDİL
MENDİL
BODRUM'DA YABAN HAYATINI YOK EDEN İMAR PLANLARI
BODRUM'DA YABAN HAYATINI YOK EDEN İMAR PLANLARI
RÛM,  RÛMÎ, RÛMELİ
RÛM,  RÛMÎ, RÛMELİ
ORGANİZE ÖRGÜT VEYA ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTÜ
ORGANİZE ÖRGÜT VEYA ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTÜ
Türkçedeki Yunanca kökenli kelimeler
Türkçedeki Yunanca kökenli kelimeler
TANRI ve ADALET/ İLAHİ ADALET / TANRI SEVGİSİ / TANRININ İNSAN SEVGİSİ
TANRI ve ADALET/ İLAHİ ADALET / TANRI SEVGİSİ / TANRININ İNSAN SEVGİSİ
TUTUM
TUTUM
SÜRTÜK
SÜRTÜK
DİL ÖĞRETİMİNDE ETİMOLOJİ BİLGİSİNİN YARARLARI
DİL ÖĞRETİMİNDE ETİMOLOJİ BİLGİSİNİN YARARLARI
DEKOLTE – TESETTÜR – MÜSTEHCEN – PORNOGRAFİ - EROTİZM
DEKOLTE – TESETTÜR – MÜSTEHCEN – PORNOGRAFİ - EROTİZM
ETİYOLOJİ
ETİYOLOJİ
ETİMOLOJİNİN ETİMOLOJİSİ
ETİMOLOJİNİN ETİMOLOJİSİ
REÇETELERDEKİ KISALTMALAR
REÇETELERDEKİ KISALTMALAR
ATLAS ve KARYATID KAVRAMLARI
ATLAS ve KARYATID KAVRAMLARI
BAY -  BAYAN
BAY -  BAYAN
LALE – TÜLBENT – TULIPE - TÜRBAN
LALE – TÜLBENT – TULIPE - TÜRBAN
POSTULAT-CREDO–İMAN
POSTULAT-CREDO–İMAN
AKRABA - HISIM KAVRAMLARI ÜZERİNE
AKRABA - HISIM KAVRAMLARI ÜZERİNE
RAMAZAN, BAYRAM VE RAMAZAN/ŞEKER BAYRAMI KAVRAMLARI ÜZERİNE
RAMAZAN, BAYRAM VE RAMAZAN/ŞEKER BAYRAMI KAVRAMLARI ÜZERİNE
RÜZGÂR
RÜZGÂR
KALPAZANLIK
KALPAZANLIK
POLİTİKA
POLİTİKA
CIMON-PERO' NASIL CHARITY ROMANA OLDU?
CIMON-PERO' NASIL CHARITY ROMANA OLDU?
İDEOLOJİ– DEMAGOJİ – PROPAGANDA -DEMOKRASİ
İDEOLOJİ– DEMAGOJİ – PROPAGANDA -DEMOKRASİ
YABANCI DİLLERDEN ALINAN KAVRAM VE TERİMLER SORUNU
YABANCI DİLLERDEN ALINAN KAVRAM VE TERİMLER SORUNU
BANLİYÖ
BANLİYÖ
SATRANÇ
SATRANÇ
GAZİLER HELVASI – ŞÜKÜR HELVASI
GAZİLER HELVASI – ŞÜKÜR HELVASI
ABDEST KAVRAMININ KÖKEN VE ANLAMI
ABDEST KAVRAMININ KÖKEN VE ANLAMI
AYLARIN ADLARI, KÖKEN VE ANLAMLARI
AYLARIN ADLARI, KÖKEN VE ANLAMLARI
Ahmet Vefik Paşa
Ahmet Vefik Paşa
TARTIŞMAK, ELEŞTİRMEK VE AD HOMINEM KAVRAMLARI
TARTIŞMAK, ELEŞTİRMEK VE AD HOMINEM KAVRAMLARI
POLİS, POLİ, POL,  BOLU
POLİS, POLİ, POL,  BOLU
GÜN ADLARI, KÖKENLERİ VE ANLAMLARI
GÜN ADLARI, KÖKENLERİ VE ANLAMLARI
KITA ADLARI
KITA ADLARI
POLO - MİNYATÜR
POLO - MİNYATÜR
AMATÖR-PROFESYONEL
AMATÖR-PROFESYONEL
İSKAMBİL KÂĞITLARINDAKİ ŞEKİLLER
İSKAMBİL KÂĞITLARINDAKİ ŞEKİLLER
BURUK  ACI
BURUK  ACI
HİSSEDİLEN SICAKLIK / AĞIRLIK, KATLANILABİLEN İNSAN, DAYANILABİLİR ENFLASY0N
HİSSEDİLEN SICAKLIK / AĞIRLIK, KATLANILABİLEN İNSAN, DAYANILABİLİR ENFLASY0N
KARGA TULUMBA
KARGA TULUMBA
AFORİZMA – AFOROZ – PERSONA NON GRATA - HAYMATLOS
AFORİZMA – AFOROZ – PERSONA NON GRATA - HAYMATLOS
ANLAM SANATLARI
ANLAM SANATLARI
ACABA
ACABA
ÖKSÜZ VE YETİM KAVRAMLARI ÜZERİNE
ÖKSÜZ VE YETİM KAVRAMLARI ÜZERİNE
KELİMELERİN BİZE ETTİĞİ
KELİMELERİN BİZE ETTİĞİ
ÜNİVERSİTE  NE DEMEK?
ÜNİVERSİTE  NE DEMEK?
ADLARIMIZIN KÖKEN VE ANLAMLARINI YETERİNCE BİLİYOR MUYUZ?
ADLARIMIZIN KÖKEN VE ANLAMLARINI YETERİNCE BİLİYOR MUYUZ?
FENOMEN – İDOL - İKON – ROL MODEL
FENOMEN – İDOL - İKON – ROL MODEL
ETİMOLOJİ  NE İŞE YARAR?
ETİMOLOJİ  NE İŞE YARAR?
14 MART TIP BAYRAMI İLE İLGİLİ KAVRAMLARIMIZ
14 MART TIP BAYRAMI İLE İLGİLİ KAVRAMLARIMIZ
DOSTA VİSKİ
DOSTA VİSKİ
TAKDİREN – TEŞDİDEN - TAHFİFEN
TAKDİREN – TEŞDİDEN - TAHFİFEN
SORUNLU KAVRAMLARIMIZ
SORUNLU KAVRAMLARIMIZ
ÇARPICI  ETİMOLOJİLER
ÇARPICI  ETİMOLOJİLER
UYKULARIMIZIN TANRISI HYPNOS, ÜÇ BİN ÇOCUĞUNDAN BİRİ MORPHEUS
UYKULARIMIZIN TANRISI HYPNOS, ÜÇ BİN ÇOCUĞUNDAN BİRİ MORPHEUS
P H A E T H O N
P H A E T H O N
NAPOLYON KİRAZI – CHAMPS ÉLYSÉES ’nin  AT KESTANELERİ
NAPOLYON KİRAZI – CHAMPS ÉLYSÉES ’nin  AT KESTANELERİ
BASAMAKLAR,  MERDİVENLER
BASAMAKLAR,  MERDİVENLER
NATO KAFA NATO MERMER
NATO KAFA NATO MERMER
DOĞUM GÜNLERİ VE DOĞUM GÜNÜ KUTLAMALARI
DOĞUM GÜNLERİ VE DOĞUM GÜNÜ KUTLAMALARI
TÜKENMEZ KALEM - ALKOLSÜZ BALIK ÇEŞİTLERİ
TÜKENMEZ KALEM - ALKOLSÜZ BALIK ÇEŞİTLERİ
MİT, MİTOLOJİ, EFSANE, MASAL, DESTAN, HİKÂYE, TARİH, TRAJEDİ, KOMEDİ VE OPERA
MİT, MİTOLOJİ, EFSANE, MASAL, DESTAN, HİKÂYE, TARİH, TRAJEDİ, KOMEDİ VE OPERA
İBADET YERLERİ
İBADET YERLERİ
Yenilik Kavramı ve Yenilik Politikaları
Yenilik Kavramı ve Yenilik Politikaları
FİKİR VE ZİKİR
FİKİR VE ZİKİR
ADAM GİBİ ADAM
ADAM GİBİ ADAM
Diderot Etkisi
Diderot Etkisi
MİLKA
MİLKA
ACABA BUNLARI BİZE HANGİ DIŞ GÜÇLER YAPIYOR; YOKSA?
ACABA BUNLARI BİZE HANGİ DIŞ GÜÇLER YAPIYOR; YOKSA?
İŞTE  İNSAN  -  ECCE HOMO
İŞTE  İNSAN  -  ECCE HOMO
KOT PANTOLON
KOT PANTOLON
RAKAM  BİLDİREN  ÖNEKLER
RAKAM  BİLDİREN  ÖNEKLER
Taciz, Tecavüz, İstismar terimleri hakkında
Taciz, Tecavüz, İstismar terimleri hakkında
Dilimiz ya da Alkolün Beyazı 
Dilimiz ya da Alkolün Beyazı 
AKINTILAR,  AKIMLAR
AKINTILAR,  AKIMLAR
KUTSAL
KUTSAL
T A B U   ve   T A B U L A R I   Y I K M A K
T A B U   ve   T A B U L A R I   Y I K M A K
PROLETER  VE  PROLETARYA   KAVRAMLARI
PROLETER  VE  PROLETARYA   KAVRAMLARI
ESOTERIC,  BÂTINÎ,  İÇREK
ESOTERIC, BÂTINÎ, İÇREK
BOYKOT
BOYKOT
SABO - SABOTAJ
SABO - SABOTAJ
Alavere - Dalavere (il dare e l'avere)
Alavere - Dalavere (il dare e l'avere)
OPERALAR
OPERALAR
SINCERE - Sine Cera
SINCERE - Sine Cera
İTİBARDAN TASARRUF veya TEMSİLDE TASARRUF
İTİBARDAN TASARRUF veya TEMSİLDE TASARRUF
BELLONA ve SHELL
BELLONA ve SHELL
HALKIMIZIN KAVRAM İCADI
HALKIMIZIN KAVRAM İCADI
YANLIŞ KULLANILAN KAVRAMLARDAN DÖRDÜ
YANLIŞ KULLANILAN KAVRAMLARDAN DÖRDÜ
KİMİ KISALTMALAR VE ANLAMLARI
KİMİ KISALTMALAR VE ANLAMLARI
BAŞSAĞLIĞI-TAZİYE KAVRAMLARI ÜZERİNE
BAŞSAĞLIĞI-TAZİYE KAVRAMLARI ÜZERİNE
AYAK
AYAK
DİASPORA
DİASPORA
HUKUK TERMİNOLOJİMİZDEKİ BİR KAVRAM-BİR TERİM ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
HUKUK TERMİNOLOJİMİZDEKİ BİR KAVRAM-BİR TERİM ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
Z Ü H R E V İ  (Sorunlu Kavram)
Z Ü H R E V İ  (Sorunlu Kavram)
14 ŞUBAT SEVGİLİLER GÜNÜ
14 ŞUBAT SEVGİLİLER GÜNÜ
(ATIN ŞAHLANIŞI) deyimi
(ATIN ŞAHLANIŞI) deyimi
TESTOSTERON  EGEMENLİĞİ (Domination de la Testostérone)
TESTOSTERON  EGEMENLİĞİ (Domination de la Testostérone)
URBA
URBA
İki Dirhem Bir Çekirdek ve Keçiboynuzu
İki Dirhem Bir Çekirdek ve Keçiboynuzu
Zat İşlerinden İnsan Kaynaklarına
Zat İşlerinden İnsan Kaynaklarına
YERSİZ YURTSUZ BİR MİLLET: ÇİNGENELER
YERSİZ YURTSUZ BİR MİLLET: ÇİNGENELER
ROMAN
ROMAN
"TARİH"İN ÇİFTE ANLAMI
"TARİH"İN ÇİFTE ANLAMI
YUNANCA "DOXA"DAN LATİNCE "DOCTOR"A
YUNANCA "DOXA"DAN LATİNCE "DOCTOR"A
KORO, BALE, HORON
KORO, BALE, HORON
FRENGİ
FRENGİ
FRANKLAR, FRENKLER
FRANKLAR, FRENKLER
LOJİ'LER
LOJİ'LER
TUZ
TUZ
ENTELEKTÜEL
ENTELEKTÜEL
Günlük Hayattan 30 Kelimenin kökenleri
Günlük Hayattan 30 Kelimenin kökenleri
ENERJİ
ENERJİ
PORT, YANİ LİMAN
PORT, YANİ LİMAN
Turunçgiller
Turunçgiller
Nomos'tan Namusa
Nomos'tan Namusa
Ev
Ev
Fil
Fil
Kültür Nedir?
Kültür Nedir?
CIVILISATION, MEDENİYET, UYGARLIK
CIVILISATION, MEDENİYET, UYGARLIK
Bozbulanık İki Kelime: Ansiklopedi, Sempozyum
Bozbulanık İki Kelime: Ansiklopedi, Sempozyum
Latinceden Türkçeye Yansıyanlardan II
Latinceden Türkçeye Yansıyanlardan II
Dilde Bildirişimin Kopması Üstüne Bazı Notlar
Dilde Bildirişimin Kopması Üstüne Bazı Notlar
Aristokrat
Aristokrat
Despot, Tiran, Diktatör
Despot, Tiran, Diktatör
Felsefeden Safsataya, Sufiden Sofuya
Felsefeden Safsataya, Sufiden Sofuya
Efendi
Efendi
Latinceden Türkçeye Yansıyanlardan
Latinceden Türkçeye Yansıyanlardan
Akdeniz Dilinden Dört Kelime: Tersane, Damacana, Fırtına, Forsa
Akdeniz Dilinden Dört Kelime: Tersane, Damacana, Fırtına, Forsa
"Kosmos"tan Gelenler
"Kosmos"tan Gelenler
Barbarlar
Barbarlar
"Kapital"in Eserleri
"Kapital"in Eserleri
İlk Konservatuvarlar
İlk Konservatuvarlar
Tekhne, Ars, Sanat
Tekhne, Ars, Sanat
"Modern"in Geçmişi, Bugünü
"Modern"in Geçmişi, Bugünü
İki Nobel Ödüllü Marie Curie'nin Dramı
İki Nobel Ödüllü Marie Curie'nin Dramı
Terim Ne Demek?
Terim Ne Demek?
Ütopya
Ütopya
Melankoli
Melankoli
Şurup, Şarap, Şerbet, Meşrubat
Şurup, Şarap, Şerbet, Meşrubat
Matematik Terimlerinin Kökenleri
Matematik Terimlerinin Kökenleri
Tercüman, Dragoman, Dil Oğlanı, Dilmaç
Tercüman, Dragoman, Dil Oğlanı, Dilmaç
Telaffuz Hatası mı, Türkçeyi Bilmemek mi?
Telaffuz Hatası mı, Türkçeyi Bilmemek mi?
"Post" Önekinin Önlenemez Tırmanışı
"Post" Önekinin Önlenemez Tırmanışı
"MAGAZİN"İN YOLCULUKLARI
"MAGAZİN"İN YOLCULUKLARI
PATLICANIN YAZDIĞI TARİH
PATLICANIN YAZDIĞI TARİH
YALAMA OLAN  "SÖYLEM"  TERİMİ
YALAMA OLAN "SÖYLEM" TERİMİ
Türkçe dilindeki yabancı kökenli sözcükler
Türkçe dilindeki yabancı kökenli sözcükler
El, Yüz ve Zihin Temizliği!
El, Yüz ve Zihin Temizliği!
Zihinsel Virüs No 4- "SANA NE!"
Zihinsel Virüs No 4- "SANA NE!"
Zihinsel Virüs No 3- SİYASET, VATANDAŞIN SORUNLARINI ÇÖZMEK İÇİN YAPILIR
Zihinsel Virüs No 3- SİYASET, VATANDAŞIN SORUNLARINI ÇÖZMEK İÇİN YAPILIR
ZİHİNSEL VİRÜS NO 2:  EVET AMA YİNE DE!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 2: EVET AMA YİNE DE!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 1:  BAŞKASI YAPMASIN, BEN DE YAPMAM!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 1: BAŞKASI YAPMASIN, BEN DE YAPMAM!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 0: SÖZ KONUSU OLAMAZ!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 0: SÖZ KONUSU OLAMAZ!
KAVRAM EVLENDİRME ya da KAVRAMLAR AKADEMİSİ
KAVRAM EVLENDİRME ya da KAVRAMLAR AKADEMİSİ
AKLA YERLEŞEN HER KAVRAM SONRAKİLER İÇİN BİRER SÜZGEÇ OLUR!
AKLA YERLEŞEN HER KAVRAM SONRAKİLER İÇİN BİRER SÜZGEÇ OLUR!
"KAVRAM TABANI" ÜZERİNDE UZLAŞI GİRİŞİMİNİ KİM ÜSTLENEBİLİR?
"KAVRAM TABANI" ÜZERİNDE UZLAŞI GİRİŞİMİNİ KİM ÜSTLENEBİLİR?
"Kavram Tabanında Uzlaşma" ulusal bütünlüğün ta kendisidir!
"Kavram Tabanında Uzlaşma" ulusal bütünlüğün ta kendisidir!