Lütfen aramak istediğiniz kelimeyi yazıp Enter tuşuna basın..

Logo

Kullandığımız dil; bugün ne olduğumuzu, yarın ne olacağımızı belirler..

 MENÜ

Fil

   Fil, daha doğrusu  -phil- birleşik kelimelerde kullanılan bir bileşen, Yunancadan geliyor. Yunanca bu bileşeni nereden almış, kökeni nedir, bilinmiyor. Avrupa dillerinde başka birimlerle birleştirilerek pek çok kelime türetilmiş. Bunlardan birçoğu yabancı dillerden Türkçeye geçmiş. Phil, aşk, sevgi, seven, dost, dostça demek. Ama bazen de doğal sayılmayan, hastalıklı sevgi,  "mani" anlamına geliyor. Şimdi görelim bu bileşenle türeyen kelimeleri.

   Filoloji (philology). Birleşik kelimenin ikinci birimi Yunanca logos'un çok geniş bir anlam bandı var: "kelime(ler), söz (ler), söz söyleme, konuşma; okuma; çalışma, inceleme; akıl; orantı,  hesaplama." Philologos kelimesi Yunanca metinlerde anlamı esnetilerek kullanılmış; baskın anlamı "kelimelerin anlamlarını araştırma; kelamı, konuşmayı, söz söylemeyi, edebiyatı, öğrenmeyi sevme".          

  Yunancadan türeyen birçok terim gibi filoloji de modern anlamını Avrupa dillerinde kazanmış. Filoloji, dilleri, o dillerin edebiyatını, metinlerde dilin nasıl kullanıldığını araştırıp inceleyen bilim dalı. Ondokuzuncu yüzyıldan önce, bugün dilbilimi (linguistics) dediğimiz bilim dalı için de kullanılıyordu. Lengüistik yeni bir terim. Istanbul, Ankara üniversitelerinde bugün İngiliz, Fransız, Alman dili ve edebiyatları adlarını  taşıyan bölümler başlangıçta  "filoloji" adıyla kurulmuştu. Eski Yunanca ile klasik Latince öğretimi de  "klasik filoloji" bölümünde uygulanıyordu.  

  Filarmoni (ahengi, armoniyi, musıki sanatını sevme): kaynağı İtalyanca  filarmonico. Avrupa'nın adı en ön sırada anılan opera tiyatrolarından biri olan Teatro Filarmonico 1716'da inşa edilmiş. Günümüzde birçok senfoni orkestrası "filarmoni orkestrası" adını taşır. Aynı terim musıki derneklerinin adlarında da sıkça kullanılır; Türkiye'de de böyle bir dernek var: 1945'te kurulan Istanbul  Filarmoni Derneği.  

   Bibliyofil (İng / Fr. bibliophile), bu yazımıyla TDK'nin Güncel Türkçe Sözlük'üne  alınmış. Birinci birimi "kitap" demek olduğuna göre, "kitap sever", yani çok okuyan, kitap kurdu  anlamına geliyor. Ama bu yeterli değil bibliyofili tanımlamaya. Bibliyofilin ayırt edici niteliği  kitap toplaması, kitap koleksiyoncusu olmasıdır. Kitap sever olduğu için kitap topluyordur.  Koleksiyonculuk da yanlış anlaşılmamalı. Düşünürlerin, yazarların, bilimcilerin[1] evlerinde binlerce kitap bulunur. Ama hiçbiri bibliyofil olmayabilir. Bibliyofiller nadiren bulunabilecek  kitapları toplarlar; el yazması eserleri, yayımlanmış kitapların ilk basılarını, çok az sayıda basılmış eserleri, bulunması çok zor kitapları, yüzyıllar önce basılmış eski kitapları, üstünde yazarının imzası bulunan ciltleri... Kitap koleksiyoncularının çoğu elde avuçta ne varsa kitap almak için harcarlar. Sürdürülmesi çok zor bir uğraş, emekliliği olmayan bir meslektir. Şunu da eklemekte yarar var: kitap toplamanın amacı nadir eserleri daha sonra çok yüksek fiyatla satıp para kazanmak, zengin olmak değildir. Tersine, bibliyofil para kazanmaz, durmadan para harcar, harcadıkça da parası azalır. Bibliyofiller için en önemli şey, topladıkları paha biçilmez eserleri ellerinde, evlerinde bulundurma, okuma zevkidir.       

    Türk kitap koleksiyoncuları arasında en ünlüsü, hiç şüphesiz, son dönem Osmanlı aydınlarından, yazar Ali Emirî Efendi'dir (1857-1924). Koleksiyonundaki en değerli eser Türkçenin en eski sözlüğü olan Kâşgarlı Mahmud'un Dîvânü lugāti’t-Türk'üdür. Ali Emirî ölmeden önce koleksiyonundaki on altı bin kitabı sonradan Millet Kütüphanesi adı verilen, Fatih'teki Feyzullah Efendi Medresesine bağışlamıştı. Bunların haylisi el yazmasıydı. Şemsettin Sami Kamûs-ı Fransevî'de bibliophile  kelimesini "Kitapları çok seven, muhibb-i kütüb" diye tanımlamış.

    Bibliyofili kelimesine benzer bir  kelime vardır: bibliyomani. Bu kelime de TDK'nin Güncel Türkçe Sözlük'üne girmiş. Bibliyofili ile bibliyomani zaman zaman eşanlamlı olarak kullanılıyor olsa da,  eşanlamlı sayılmamalı. Mani kelimesinden de anlaşılabileceği gibi, ikincisinde kitap koleksiyonculuğu bir hastalık haline gelmiş demektir. Böyle koleksiyoncularda kitap toplama tutkusu, daha doğrusu hırsı, kendi sağlıklarını tehlikeye düşürebilecek, dostluk, arkadaşlık bağlarını sürdürmelerine engel olabilecek bir saplantı derecesindedir.  Şemsettin Sami Kamûs-ı Fransevî'de "bibliomane" kelimesini de "Kütüb-i nâdire cem’i meraklısı, kitap budalası, kitap sevdalısı," diye tanımlamış. Bu "mani" durumu için eski Türkçede yakıştırılan bir söz var: mecânîn-i kütüb, yani kitapların mecnunu. Muhibb-i kütüb" (yahut muhibbân-ı kütüb") de,  "mecânîn-i kütüb" de hoş, bir mizah tadı da taşıyan  sözler.

    Sinefil (cinephile): sinemasever, sinema sevdalısı.  İlkin 1929'da kullanılmış İngilizcede. Son yıllarda Türkçede de kullanılmaya başladı.  

    Philadelphia (phil + adelphos: kardeş sevgisi): ABD'nin  büyük şehirlerinden biri olarak biliriz. Ama aslı Anadolu'daydı.  Bu ad, Bergama tiranı II. Attalos'un (İÖ. ikinci yüzyıl) unvanıydı. Bu tiran Ege bölgesindeki bir şehre bu adı vermişti; burası bugün Manisa iline bağlı bir ilçe olan Alaşehir. Attaleia şehri (yani Antalya) da aynı tiranın adını taşır. Attalos İlk Çağ Anadolu'sunda çok yaygın bir unvandı. Daha birçok Attalos var. Yakın bir geçmişte yayımlanan bir araştırmaya göre, Karaman ili sınırları içindeki Akçaalan köyünün eski adı da Filadelfiya imiş.[2]  Yani Ahit'te de geçer bu şehrin adı ("Filadelfiya'daki kilisenin meleğine yaz",  Vahiy, 3: 7). 

    Filateli, Filatelist  (Fr. philatélie): Birinci kelime pul koleksiyonculuğu, ikincisi pul koleksiyoncusu demek. Pul koleksiyoncuları Uluslararası Filateli Federasyonunda  birleşmişlerdir. Türkiye'de de bir dernekleri var: Istanbul Filatelistler Derneği.

   Terimin benzersiz bir tarihçesi var.  Bir kelime bu kadar mı dolambaçlı yoldan  gelir!   İkinci birim olan  telos Yunancada  vergi demek; a- ise olumsuzluk bildiren bir önek;  filateli kelimesi düz anlamıyla "vergiden muaf" demek.  Bu terimi  Fransız pul koleksiyoncusu Georges Herpin türetmiş. Ama nasıl?..  Pul yeni bir icatmış o günlerde (1860'lar). Pul koleksiyonculuğu için Fransızcada timbromanie (timbro, posta pulu + mani:  pul  peşinde koşan) kelimesi kullanılıyormuş. M. Herpin beğenmiyor bunu, silik buluyor. Yıllar önce çıkmış olan pulları toplayıp saklamanın bir  değeri olması gerektiğine inanıyor. Böylece, özel merakı olan pul koleksiyonculuğu için kulağa hoş gelen, gösterişli, cafcaflı  bir isim arıyor. Aradığı kelime ya Yunanca olacak ya da Latince... Başkası idare etmiyor! Ne var ki, Eski Yunanların da,  Romalıların da pul diye bir nesne kullanmadıklarını öğrenince hayal kırıklığına uğruyor. Bu yüzden arka sokaklara sapıp dolambaçlı  bir yol tutuyor;  mektup zarflarına pul yapıştırılmadan, sadece damga vurulup postalandıkları eski dönemlere dönmek zorunda kalıyor. O yıllarda Fransa'da mektuplara "franc de port" (vergisiz, vergiden muaf) damgası vurulurmuş. Buna en yakın Yunanca kelime olarak uydurduğu kelime a teles, yani vergiden muaf, ücretsiz. Posta hizmetlerinde pul kullanılmaya başlayınca, posta ücretini mektubu gönderen değil de, mektubun gönderildiği kişi ödemek zorundaymış. Herpin pullu mektup zarfının  mektubun gönderildiği kişiyi para ödemekten kurtardığını müjdelemek için Yunanca "sevmek" (phil) kelimesini vergi kelimesine (telos) ekleyip böyle bir terim türetiyor!  Yıl 1864. M.  Herpin'in azmine hayran olmamak elde değil...              

   Filozof, felsefe terimlerinde de var phil. Bu terimler üzerinde, "Felsefeden Safsataya" başlıklı denemede  durulmuştu.

   Filantrop (Fr. philanthrope): Bu kelime de Türkçeye girmiş; TDK'nin Güncel Türkçe Sözlük'ünde yer almış (kelimenin Fransızcasını yanlış yazmışlar siteye). Kelimenin ikinci bileşeni olan Yunanca anthropos insan, insanoğlu demek. Kelime anlamıyla "insansever"  demek olan filantrop, kavramsal içeriğiyle de  aynı anlamı veriyor: insanlığın iyiliği için çalışan, kendini insanlık davalarına adamış kişi.   

   Phil biriminin bir de sevgiye olumsuz bir anlam kattığı terimlere bakalım. İlki bir tıp terimi: hemofili. Yunanca haima  kan; hemofili de "kanı sevme" (kan dökmeyi değil tabii).  Kan akışının uzun süre durdurulamadığı bir kan hastalığı. 

   Haima pek çok tıp teriminde kullanılır. Geçerken bunları da görelim.

    Hemoglobin (hematoglobulin teriminin kısaltılmışı). İkinci bileşen globin, Latince globus' 'tan, küre, kürecik demek; ondokuzuncu yüzyılda türetilmiş bir terim.  Alyuvarlarda demir içeren madde;  anemi: kansızlık, baştaki  a- olumsuzluk eki; hematoksik: kanı zehirleyen; hemoroit (ikinci birim oid, biçim demek): düz anlamıyla "kan akması") anüsteki kan damarlarının şişmesi, basur; hematoloji: vücuttaki kanı, kan yapıcı organları inceleyen tıp dalı; üremi / üre  hastalığı (uraemia) şu iki bileşenden kurulu: ouron (urea, idrar kesesinde bulunan sarımtırak akışkan + haima, "kan".  Kandaki üre miktarının normal seviyede olmamasıyla kendini belli eden bir böbrek hastalığı; iskemi (Yunancada ischaimos; kelimenin başındaki birim "tutma,  engelleme" demek): kan akışının durması, atardamarlarda tıkanma.

   Pedofili (paedophilia): çocuk severlik değil tabii. Ergin bir kişinin erginlik çağına henüz girmemiş, yani daha çocuk yaşta olan birine cinsel ilgi duyması ya da onunla cinsel ilişkiye girmesi. TDK'nin Güncel Türkçe Sözlük'üne girmiş. Türkçesi sübyancılık. Türk hukukunda suç olarak tanımlanmış, yaptırımları TCK'de belirtilmiştir.

  Necrofili TDK'nin sözlüğüne girmiş. Düz anlamıyla "ölü sevicilik". Cansız bedene duyulan cinsel istek,  cesetle cinsel ilişki kurulması.  

  Zoophilia: Türkçe sözlüklere girmedi. "Hayvana tecavüz" deniyor. Hayvanseverlerin bir suç olarak kabul edilip kanunla yaptırıma bağlanmasını istedikleri bir sapıklık.  Hayvanlar Türk hukukunda “eşya” sayıldığı için suçun kanunda karşılığı yok. TCK’nin 151. maddesindeki “mala zarar verme” suçunu işleyen tecavüz sanığı dört aydan üç yıla kadar hapis ya da adli para cezasına çarptırılabiliyor ancak.

   "Fil"li bir kelime daha var. Ama önce Anglophile, Francophile, Germanophile kelimelerini görmeliyiz. Bunlar adı geçen ülkeleri seven,  beğenen,   kültürüne, sanatına, yaşama biçimine hayranlık duyan kişiler hakkında kullanılır. Batı dillerinde başka kültürlere gösterilen sevgiyi dile getirmek için de kullanılabilen bir bileşen.               

   Tarihimize geçen  mizah dolu bir hikâyesi var. Bunu anlatmadan olmaz. Bu hikâyeyi çeşitli yerlerde okudum, sohbetlerde anlatılışını da dinledim. Her birinde bir farklılık vardı;  kişiler değişebiliyor, daha önemlisi, bağlamı iyice anlaşılmıyordu. Ben Lebon pastanesinde geçen bu mizah şaheserine tanık olan Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun anlatımını buraya alacağım.  

   Hikâyenin kahramanı Süleyman Nazif (1870-1927), şair, yazar, gazeteci. Keskin mizahı, hazırcevaplığı, nüktedanlığı ile tanınmış bir kalem. Valilik görevlerinde de bulunmuş. Şöyle yazmış Karaosmanoğlu:

             Kendisini [Süleyman Nazif], her Dahiliye Nezaretine geçişinde valilikten azleden Halil Bey'den [Halil      Menteşe]  ise şişmanlığından kinaye— "O bin kiloluk bir sıfırdır" diye bahsederdi.  Ancak günün       birinde, sanırım yine Halil Bey'in gadrına uğradığı bir sırada idi, bizi ona dair başka bir nüktesiyle  hayli     güldürmüştü.  Hiç unutmam,  Lebon çayhanesinde sohbet devam ederken  aramızda, bilmem neden,            "Cemal Paşa frankofil  (Fransızsever), Enver Paşa germanofil  (Almansever) diye bir söz konusu         açılmıştı. İçimizden biri, bunu fırsat bilerek —mutlaka  Süleyman Nazif'i kızdırmak için—  "Ya Halil        Bey nedir?" diye sormuştu. Bunun üzerine, üstad  ön dişlerini birer süngü ucu gibi uzatarak şu cevabı    vermişti: "O mu? O sadece fildir."[3]       

    Halil Menteşe (1874-1948)  Osmanlı devletinin son döneminde dahiliye, hariciye, adliye nazırlıklarının yanı sıra Meclis-i Mebusan başkanlığı görevinde bulunmuştu. Enver-Talat- Cemal Paşa üçlüsünden sonra dördüncü adam sayılıyordu. Lebon'daki sohbetin konusu herhalde devleti kim kurtarır, kimlere güvenebiliriz türünden bir şeydi. Yakup Kadri burasını  belirtmemiş, anlattığı hikâyede  başka bir eksiklik de göze çarpıyor. Frankofil var, Germanofil var, ama Anglofil yok. O  da olmalıydı. Benim dinlediğim hikâyede Anglofil olarak Maliye Nazırı Cavid  Bey'in adı geçiyordu.[4]   

   Bu üç "fil" bu hikâyede kaldı. 1960'larda yeni bir "fil" girdi Türkçeye: Amerikanofil.  Yukarıda anılan üç kelimenin örneksenmesiyle türetilmiş olmalı. İlk kez ondokuzuncu yüzyıl sonlarında Amerikan İngilizcesinde kullanıldığı söylenen bu kelime ABD'nin İkinci Dünya Savaşı sonrasında dünyanın en güçlü devleti haline gelmesiyle dile yerleşmiş olsa gerek. 60'larda Türkiye'de sol-sosyalist çevrelerde NATO ve Amerikan aleyhtarlığı yaygındı. Kelime o yıllarda sol basında "Amerikancı" anlamında, kimi siyaset adamlarını kötülemek için sık sık kullanıldı. Amerikanofil o yıllarda kalmadı. Günümüzde  sağcı, "İslamcı", "ulusalcı", "milliyetçi" çevrelerde Amerika'dan hoşlanmayanlarca, yine aynı anlamda sık sık kullanıldığını görüyoruz. Öteki kelimelerle birlikte bu kelime de "fil"i Türkçede iyice tanınır kıldı. Kim bilir, "Amerikanofil" de  suçlayıcı bir kelime olarak  belki en çok Türkçede kullanılmıştır.    

Bülent Aksoy

3 Eylül 2021

 

[1] "Bilim insanı" sözünü kullanamıyorum. "İnsan" kelimesi  hem  ahlaki, hem de antropolojik bir çağrışım uyandırıyor;   Sanatla uğraşana "sanatçı",  roman yazana  "romancı",  hikâye yazana "hikâyeci",  keman çalana "kemancı"  diyoruz; kimse yadırgamıyor. Bu örneklere bakarak bilimle  uğraşana "bilimci"  demeyi denedim.     

[2] Bkz. Sevan Nişanyan,  Adını Unutan Ülke,  Everest Yayınları, Istanbul, 2010,  s. 181. 

[3] Yakup Kadri Karaosmanoğlu,  Gençlik ve Edebiyat Hâtıraları, ikinci baskı, İletişim Yayınları, Istanbul, 1990, s. 169-170.

[4] Cavid Bey yazar, çevirmen, hukukçu Şiar Yalçın'ın (1924-2010)  babasıdır.    

Yorumlar

SON EKLENEN MAKALELER

DİSİPLİN
DİSİPLİN
NÜFUS KÜTÜĞÜ, NÜFUS KÂĞIDI, KAFA KÂĞIDI KAVRAMLARI
NÜFUS KÜTÜĞÜ, NÜFUS KÂĞIDI, KAFA KÂĞIDI KAVRAMLARI
CADI-ENGİZİSYON / CADILAR GÜNÜ/AZİZLER GÜNÜ/ CADALOZ
CADI-ENGİZİSYON / CADILAR GÜNÜ/AZİZLER GÜNÜ/ CADALOZ
İMPARATORLUK  – İMPARATOR – EMPERYAL- EMPERYALİZM
İMPARATORLUK  – İMPARATOR – EMPERYAL- EMPERYALİZM
YAŞADIKLARIMIZ VE BİR DAHA YAŞAMAK İSTEMEDİKLERİMİZ
YAŞADIKLARIMIZ VE BİR DAHA YAŞAMAK İSTEMEDİKLERİMİZ
KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMI VE ANLAMI
KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMI VE ANLAMI
Puslu Havalar, Sakin İnsanlar Ülkesi Vietnam, Hüzünlü Kamboçya (17-25 Mart 2024)
Puslu Havalar, Sakin İnsanlar Ülkesi Vietnam, Hüzünlü Kamboçya (17-25 Mart 2024)
İKTİDAR – MUHALEFET – HİZİP/KLİK- FRAKSİYON
İKTİDAR – MUHALEFET – HİZİP/KLİK- FRAKSİYON
İSTANBUL, YA ARON ANGEL’İN TASARLADIĞI GİBİ OLSAYDI…
İSTANBUL, YA ARON ANGEL’İN TASARLADIĞI GİBİ OLSAYDI…
Yazarak Gitmek
Yazarak Gitmek
ALFABE
ALFABE
DEVE
DEVE
MERKANTİLİZM
MERKANTİLİZM
PEŞKEŞ / PİŞKEŞ
PEŞKEŞ / PİŞKEŞ
Yakın Dil
Yakın Dil
Persepolis ile ilgili olarak gezide tuttuğum notlardan- Parsayı Toplamak
Persepolis ile ilgili olarak gezide tuttuğum notlardan- Parsayı Toplamak
KUTU KUTU PENSE 
KUTU KUTU PENSE 
DAYAK CENNETTEN ÇIKMADIR
DAYAK CENNETTEN ÇIKMADIR
BİR GÜNLÜK ZAMANIN BÖLÜMLERİ
BİR GÜNLÜK ZAMANIN BÖLÜMLERİ
ŞERİAT
ŞERİAT
Türkçe Sorunları: BİRBİRİNE  KARIŞAN, KARIŞTIRILAN  İKİ KAVRAM:  EĞİTİM İLE ÖĞRETİM 
Türkçe Sorunları: BİRBİRİNE  KARIŞAN, KARIŞTIRILAN  İKİ KAVRAM:  EĞİTİM İLE ÖĞRETİM 
SAPYOSEKSÜELLİK KAVRAMI ÜZERİNE (SAPIOSEXUALITÉ / SAPIOSEXUALITY)
SAPYOSEKSÜELLİK KAVRAMI ÜZERİNE (SAPIOSEXUALITÉ / SAPIOSEXUALITY)
NOSTALJİ
NOSTALJİ
AKIL DARALTICI ÖN YARGILARIMIZ / ZİHİN KÖRLÜĞÜ
AKIL DARALTICI ÖN YARGILARIMIZ / ZİHİN KÖRLÜĞÜ
TEVHİD VE HİLAFET KAVRAMLARI ÜZERİNE
TEVHİD VE HİLAFET KAVRAMLARI ÜZERİNE
MÜSTEHCEN VE ÇIPLAKLIK KAVRAMLARI ÜZERİNE
MÜSTEHCEN VE ÇIPLAKLIK KAVRAMLARI ÜZERİNE
SİVİL TOPLUM KURULUŞU DEĞİL DEMOKRATİK TOPLUM KURULUŞU
SİVİL TOPLUM KURULUŞU DEĞİL DEMOKRATİK TOPLUM KURULUŞU
ZEHİRİ ZEHİR YAPAN DOZUDUR (DOSIS FACIT VENONIUM)
ZEHİRİ ZEHİR YAPAN DOZUDUR (DOSIS FACIT VENONIUM)
UMUT VE SEVGİ HER ZORLUĞU YENER ya da PANDORA'NIN KUTUSU
UMUT VE SEVGİ HER ZORLUĞU YENER ya da PANDORA'NIN KUTUSU
SADAKA VE SADAKAT
SADAKA VE SADAKAT
HAMİLELİK ŞÜPHESİ
HAMİLELİK ŞÜPHESİ
FİKRE SAYGI KONUSUNA KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
FİKRE SAYGI KONUSUNA KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
İZLEMEK / İZCİ - İZCİLİK 
İZLEMEK / İZCİ - İZCİLİK 
BULUTTAN NEM KAPMAK
BULUTTAN NEM KAPMAK
ŞAMAR OĞLANI ve 24 KASIM ÖĞRETMELER GÜNÜ
ŞAMAR OĞLANI ve 24 KASIM ÖĞRETMELER GÜNÜ
PISA NEDİR?
PISA NEDİR?
ŞOFÖR ve ŞOFBEN KAVRAMLARI
ŞOFÖR ve ŞOFBEN KAVRAMLARI
ÖLÜM - ÖLÜ ve SONRASI
ÖLÜM - ÖLÜ ve SONRASI
MNEMOSYNE (Bellek, Anımsama ve Akılda Tutma Tanrıçası)
MNEMOSYNE (Bellek, Anımsama ve Akılda Tutma Tanrıçası)
THESEUS’ UN GEMİSİ PARADOKSU
THESEUS’ UN GEMİSİ PARADOKSU
ŞAMAR OĞLANI ve 24 KASIM ÖĞRETMELER GÜNÜ
ŞAMAR OĞLANI ve 24 KASIM ÖĞRETMELER GÜNÜ
IKAROS
IKAROS
LABYRINTHOS / LABİRENT
LABYRINTHOS / LABİRENT
PYGMALION
PYGMALION
NARKİSSOS ve METAMORPHOSE
NARKİSSOS ve METAMORPHOSE
YARGININ MİLLİSİ OLMAZ
YARGININ MİLLİSİ OLMAZ
ANACHRONISME / ANAKRONİZM 
ANACHRONISME / ANAKRONİZM 
ÜMMET – MİLLET
ÜMMET – MİLLET
O SINIR TAŞLARINIZ, O DUVARLARINIZ…
O SINIR TAŞLARINIZ, O DUVARLARINIZ…
KUTLAMA/ ANMA – SON AKŞAM YEMEĞİ
KUTLAMA/ ANMA – SON AKŞAM YEMEĞİ
MISOPHONIA-misofoni & AMUSIA - amuzi
MISOPHONIA-misofoni & AMUSIA - amuzi
YAS VE YAS TUTMA
YAS VE YAS TUTMA
TERÖR / TERÖRİZM ve HEROSTRATOS
TERÖR / TERÖRİZM ve HEROSTRATOS
MARKA – MODA KAVRAMLARINA KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
MARKA – MODA KAVRAMLARINA KÜÇÜK BİR DOKUNUŞ
EMOJİ VE MOLATİK KAVRAMLARI ÜZERİNE
EMOJİ VE MOLATİK KAVRAMLARI ÜZERİNE
ÖZELEŞTİRİ (ÖZ ELEŞTİRİ) 
ÖZELEŞTİRİ (ÖZ ELEŞTİRİ) 
BOTOX – BOTULUS/ SOSİS GÜZELLİĞİ
BOTOX – BOTULUS/ SOSİS GÜZELLİĞİ
DÜŞÜNCEYE SAYGI VE DÜŞÜNCEYE TAHAMMÜL
DÜŞÜNCEYE SAYGI VE DÜŞÜNCEYE TAHAMMÜL
BEN BU ZAFERİ POPOMLA DEĞİL KAFAMLA KAZANDIM
BEN BU ZAFERİ POPOMLA DEĞİL KAFAMLA KAZANDIM
DİPLOMASİ  -  DİPLOMA
DİPLOMASİ  -  DİPLOMA
PİRİNÇ
PİRİNÇ
PEYGAMBER
PEYGAMBER
UMUT - UTKU
UMUT - UTKU
HAYDAN GELEN HUYA GİDER
HAYDAN GELEN HUYA GİDER
DİNGO’ NUN AHIRI
DİNGO’ NUN AHIRI
DARISI BAŞINA
DARISI BAŞINA
ÇAĞRIŞAN KAVRAMLARIN ÇAĞRIŞTIRDIKLARI (2)
ÇAĞRIŞAN KAVRAMLARIN ÇAĞRIŞTIRDIKLARI (2)
KAVRAMLARIN ÇAĞRIŞIMI
KAVRAMLARIN ÇAĞRIŞIMI
ÖDEV, GÖREV, İŞLEV
ÖDEV, GÖREV, İŞLEV
ATLIKARINCA - DÖNME DOLAP
ATLIKARINCA - DÖNME DOLAP
FİLENİN SULTANLARI DEĞİL ALTIN KIZLARI
FİLENİN SULTANLARI DEĞİL ALTIN KIZLARI
GREEDFLATION-Türkçesi aranıyor
GREEDFLATION-Türkçesi aranıyor
DANSÇI MAYMUNLAR
DANSÇI MAYMUNLAR
ANCADA BERABER KANCADA BERABER
ANCADA BERABER KANCADA BERABER
GELİN – GÜVEY- GERDEK
GELİN – GÜVEY- GERDEK
ÖLÜLER,   ÖLÜM SÖZLERİ
ÖLÜLER,   ÖLÜM SÖZLERİ
GÜNAH KEÇİSİ
GÜNAH KEÇİSİ
KURNAZLIK - FIRSATÇILIK
KURNAZLIK - FIRSATÇILIK
BAM – BAM TELİ – BAM TELİNE BASMAK, DOKUNMAK
BAM – BAM TELİ – BAM TELİNE BASMAK, DOKUNMAK
TROLL - TROL
TROLL - TROL
VEDA / HÜZÜN - ÖZLEM - VUSLAT/ SEVİNÇ
VEDA / HÜZÜN - ÖZLEM - VUSLAT/ SEVİNÇ
SANAT ÜRÜNÜ MÜ / SANAT ESERİ Mİ ? SANAT ÜRETİCİLİĞİ Mİ / SANAT YARATICILIĞI MI ?
SANAT ÜRÜNÜ MÜ / SANAT ESERİ Mİ ? SANAT ÜRETİCİLİĞİ Mİ / SANAT YARATICILIĞI MI ?
NEFRET DİLİ
NEFRET DİLİ
İLETİŞİM ve PROPAGANDA DİLİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
İLETİŞİM ve PROPAGANDA DİLİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
SÖZ VERMEK VE SÖZÜNDE DURMAMANIN KIRK ŞEKLİ
SÖZ VERMEK VE SÖZÜNDE DURMAMANIN KIRK ŞEKLİ
SECCADE
SECCADE
RAMADAN/ RAMAZAN – KANDİL VE MAHYALAR/ ŞEHR-İ RAMAZAN
RAMADAN/ RAMAZAN – KANDİL VE MAHYALAR/ ŞEHR-İ RAMAZAN
RETORİK, HİTABET, KIRAAT VE TİLAVET
RETORİK, HİTABET, KIRAAT VE TİLAVET
ENERJİ /ÉNERGIE  –  SİNERJİ/ SYNERGIE
ENERJİ /ÉNERGIE  –  SİNERJİ/ SYNERGIE
DEPREMDE BÜYÜKLÜK VE ŞİDDET FARKI
DEPREMDE BÜYÜKLÜK VE ŞİDDET FARKI
KARIŞIK – KARMAŞIK
KARIŞIK – KARMAŞIK
HELALLEŞMEK, HESAPLAŞMAK
HELALLEŞMEK, HESAPLAŞMAK
ANASININ GÖZÜ
ANASININ GÖZÜ
TEŞEKKÜR ETMEK –  ÖZÜR DİLEMEK
TEŞEKKÜR ETMEK –  ÖZÜR DİLEMEK
İLETİŞİM, MİZAH ve HOŞGÖRÜ
İLETİŞİM, MİZAH ve HOŞGÖRÜ
NESEP NEDİR, NESEPSİZ NE DEMEKTİR?
NESEP NEDİR, NESEPSİZ NE DEMEKTİR?
AŞAĞILAMA, SÖVGÜ VE HAKARET
AŞAĞILAMA, SÖVGÜ VE HAKARET
NARTHEX
NARTHEX
MÜJDE
MÜJDE
İBRET
İBRET
DİLDE YABANCI HAYRANLIĞIMIZ
DİLDE YABANCI HAYRANLIĞIMIZ
APERİTİF
APERİTİF
BAŞIN ÖNE EĞİLMESİN
BAŞIN ÖNE EĞİLMESİN
AHMAK
AHMAK
BÜTÇE
BÜTÇE
AHLÂK
AHLÂK
Başparmaklarımız
Başparmaklarımız
MENDİL
MENDİL
BODRUM'DA YABAN HAYATINI YOK EDEN İMAR PLANLARI
BODRUM'DA YABAN HAYATINI YOK EDEN İMAR PLANLARI
RÛM,  RÛMÎ, RÛMELİ
RÛM,  RÛMÎ, RÛMELİ
ORGANİZE ÖRGÜT VEYA ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTÜ
ORGANİZE ÖRGÜT VEYA ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTÜ
Türkçedeki Yunanca kökenli kelimeler
Türkçedeki Yunanca kökenli kelimeler
TANRI ve ADALET/ İLAHİ ADALET / TANRI SEVGİSİ / TANRININ İNSAN SEVGİSİ
TANRI ve ADALET/ İLAHİ ADALET / TANRI SEVGİSİ / TANRININ İNSAN SEVGİSİ
TUTUM
TUTUM
SÜRTÜK
SÜRTÜK
DİL ÖĞRETİMİNDE ETİMOLOJİ BİLGİSİNİN YARARLARI
DİL ÖĞRETİMİNDE ETİMOLOJİ BİLGİSİNİN YARARLARI
DEKOLTE – TESETTÜR – MÜSTEHCEN – PORNOGRAFİ - EROTİZM
DEKOLTE – TESETTÜR – MÜSTEHCEN – PORNOGRAFİ - EROTİZM
ETİYOLOJİ
ETİYOLOJİ
ETİMOLOJİNİN ETİMOLOJİSİ
ETİMOLOJİNİN ETİMOLOJİSİ
REÇETELERDEKİ KISALTMALAR
REÇETELERDEKİ KISALTMALAR
ATLAS ve KARYATID KAVRAMLARI
ATLAS ve KARYATID KAVRAMLARI
BAY -  BAYAN
BAY -  BAYAN
LALE – TÜLBENT – TULIPE - TÜRBAN
LALE – TÜLBENT – TULIPE - TÜRBAN
POSTULAT-CREDO–İMAN
POSTULAT-CREDO–İMAN
AKRABA - HISIM KAVRAMLARI ÜZERİNE
AKRABA - HISIM KAVRAMLARI ÜZERİNE
RAMAZAN, BAYRAM VE RAMAZAN/ŞEKER BAYRAMI KAVRAMLARI ÜZERİNE
RAMAZAN, BAYRAM VE RAMAZAN/ŞEKER BAYRAMI KAVRAMLARI ÜZERİNE
RÜZGÂR
RÜZGÂR
KALPAZANLIK
KALPAZANLIK
POLİTİKA
POLİTİKA
CIMON-PERO' NASIL CHARITY ROMANA OLDU?
CIMON-PERO' NASIL CHARITY ROMANA OLDU?
İDEOLOJİ– DEMAGOJİ – PROPAGANDA -DEMOKRASİ
İDEOLOJİ– DEMAGOJİ – PROPAGANDA -DEMOKRASİ
YABANCI DİLLERDEN ALINAN KAVRAM VE TERİMLER SORUNU
YABANCI DİLLERDEN ALINAN KAVRAM VE TERİMLER SORUNU
BANLİYÖ
BANLİYÖ
SATRANÇ
SATRANÇ
GAZİLER HELVASI – ŞÜKÜR HELVASI
GAZİLER HELVASI – ŞÜKÜR HELVASI
ABDEST KAVRAMININ KÖKEN VE ANLAMI
ABDEST KAVRAMININ KÖKEN VE ANLAMI
AYLARIN ADLARI, KÖKEN VE ANLAMLARI
AYLARIN ADLARI, KÖKEN VE ANLAMLARI
Ahmet Vefik Paşa
Ahmet Vefik Paşa
TARTIŞMAK, ELEŞTİRMEK VE AD HOMINEM KAVRAMLARI
TARTIŞMAK, ELEŞTİRMEK VE AD HOMINEM KAVRAMLARI
POLİS, POLİ, POL,  BOLU
POLİS, POLİ, POL,  BOLU
GÜN ADLARI, KÖKENLERİ VE ANLAMLARI
GÜN ADLARI, KÖKENLERİ VE ANLAMLARI
KITA ADLARI
KITA ADLARI
POLO - MİNYATÜR
POLO - MİNYATÜR
AMATÖR-PROFESYONEL
AMATÖR-PROFESYONEL
İSKAMBİL KÂĞITLARINDAKİ ŞEKİLLER
İSKAMBİL KÂĞITLARINDAKİ ŞEKİLLER
BURUK  ACI
BURUK  ACI
HİSSEDİLEN SICAKLIK / AĞIRLIK, KATLANILABİLEN İNSAN, DAYANILABİLİR ENFLASY0N
HİSSEDİLEN SICAKLIK / AĞIRLIK, KATLANILABİLEN İNSAN, DAYANILABİLİR ENFLASY0N
KARGA TULUMBA
KARGA TULUMBA
AFORİZMA – AFOROZ – PERSONA NON GRATA - HAYMATLOS
AFORİZMA – AFOROZ – PERSONA NON GRATA - HAYMATLOS
ANLAM SANATLARI
ANLAM SANATLARI
ACABA
ACABA
ÖKSÜZ VE YETİM KAVRAMLARI ÜZERİNE
ÖKSÜZ VE YETİM KAVRAMLARI ÜZERİNE
KELİMELERİN BİZE ETTİĞİ
KELİMELERİN BİZE ETTİĞİ
ÜNİVERSİTE  NE DEMEK?
ÜNİVERSİTE  NE DEMEK?
ADLARIMIZIN KÖKEN VE ANLAMLARINI YETERİNCE BİLİYOR MUYUZ?
ADLARIMIZIN KÖKEN VE ANLAMLARINI YETERİNCE BİLİYOR MUYUZ?
FENOMEN – İDOL - İKON – ROL MODEL
FENOMEN – İDOL - İKON – ROL MODEL
ETİMOLOJİ  NE İŞE YARAR?
ETİMOLOJİ  NE İŞE YARAR?
14 MART TIP BAYRAMI İLE İLGİLİ KAVRAMLARIMIZ
14 MART TIP BAYRAMI İLE İLGİLİ KAVRAMLARIMIZ
DOSTA VİSKİ
DOSTA VİSKİ
TAKDİREN – TEŞDİDEN - TAHFİFEN
TAKDİREN – TEŞDİDEN - TAHFİFEN
SORUNLU KAVRAMLARIMIZ
SORUNLU KAVRAMLARIMIZ
ÇARPICI  ETİMOLOJİLER
ÇARPICI  ETİMOLOJİLER
UYKULARIMIZIN TANRISI HYPNOS, ÜÇ BİN ÇOCUĞUNDAN BİRİ MORPHEUS
UYKULARIMIZIN TANRISI HYPNOS, ÜÇ BİN ÇOCUĞUNDAN BİRİ MORPHEUS
P H A E T H O N
P H A E T H O N
NAPOLYON KİRAZI – CHAMPS ÉLYSÉES ’nin  AT KESTANELERİ
NAPOLYON KİRAZI – CHAMPS ÉLYSÉES ’nin  AT KESTANELERİ
BASAMAKLAR,  MERDİVENLER
BASAMAKLAR,  MERDİVENLER
NATO KAFA NATO MERMER
NATO KAFA NATO MERMER
DOĞUM GÜNLERİ VE DOĞUM GÜNÜ KUTLAMALARI
DOĞUM GÜNLERİ VE DOĞUM GÜNÜ KUTLAMALARI
TÜKENMEZ KALEM - ALKOLSÜZ BALIK ÇEŞİTLERİ
TÜKENMEZ KALEM - ALKOLSÜZ BALIK ÇEŞİTLERİ
MİT, MİTOLOJİ, EFSANE, MASAL, DESTAN, HİKÂYE, TARİH, TRAJEDİ, KOMEDİ VE OPERA
MİT, MİTOLOJİ, EFSANE, MASAL, DESTAN, HİKÂYE, TARİH, TRAJEDİ, KOMEDİ VE OPERA
İBADET YERLERİ
İBADET YERLERİ
Yenilik Kavramı ve Yenilik Politikaları
Yenilik Kavramı ve Yenilik Politikaları
FİKİR VE ZİKİR
FİKİR VE ZİKİR
ADAM GİBİ ADAM
ADAM GİBİ ADAM
Diderot Etkisi
Diderot Etkisi
MİLKA
MİLKA
ACABA BUNLARI BİZE HANGİ DIŞ GÜÇLER YAPIYOR; YOKSA?
ACABA BUNLARI BİZE HANGİ DIŞ GÜÇLER YAPIYOR; YOKSA?
İŞTE  İNSAN  -  ECCE HOMO
İŞTE  İNSAN  -  ECCE HOMO
KOT PANTOLON
KOT PANTOLON
RAKAM  BİLDİREN  ÖNEKLER
RAKAM  BİLDİREN  ÖNEKLER
Taciz, Tecavüz, İstismar terimleri hakkında
Taciz, Tecavüz, İstismar terimleri hakkında
Dilimiz ya da Alkolün Beyazı 
Dilimiz ya da Alkolün Beyazı 
AKINTILAR,  AKIMLAR
AKINTILAR,  AKIMLAR
KUTSAL
KUTSAL
T A B U   ve   T A B U L A R I   Y I K M A K
T A B U   ve   T A B U L A R I   Y I K M A K
PROLETER  VE  PROLETARYA   KAVRAMLARI
PROLETER  VE  PROLETARYA   KAVRAMLARI
ESOTERIC,  BÂTINÎ,  İÇREK
ESOTERIC, BÂTINÎ, İÇREK
BOYKOT
BOYKOT
SABO - SABOTAJ
SABO - SABOTAJ
Alavere - Dalavere (il dare e l'avere)
Alavere - Dalavere (il dare e l'avere)
OPERALAR
OPERALAR
SINCERE - Sine Cera
SINCERE - Sine Cera
İTİBARDAN TASARRUF veya TEMSİLDE TASARRUF
İTİBARDAN TASARRUF veya TEMSİLDE TASARRUF
BELLONA ve SHELL
BELLONA ve SHELL
HALKIMIZIN KAVRAM İCADI
HALKIMIZIN KAVRAM İCADI
YANLIŞ KULLANILAN KAVRAMLARDAN DÖRDÜ
YANLIŞ KULLANILAN KAVRAMLARDAN DÖRDÜ
KİMİ KISALTMALAR VE ANLAMLARI
KİMİ KISALTMALAR VE ANLAMLARI
BAŞSAĞLIĞI-TAZİYE KAVRAMLARI ÜZERİNE
BAŞSAĞLIĞI-TAZİYE KAVRAMLARI ÜZERİNE
AYAK
AYAK
DİASPORA
DİASPORA
HUKUK TERMİNOLOJİMİZDEKİ BİR KAVRAM-BİR TERİM ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
HUKUK TERMİNOLOJİMİZDEKİ BİR KAVRAM-BİR TERİM ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
Z Ü H R E V İ  (Sorunlu Kavram)
Z Ü H R E V İ  (Sorunlu Kavram)
14 ŞUBAT SEVGİLİLER GÜNÜ
14 ŞUBAT SEVGİLİLER GÜNÜ
(ATIN ŞAHLANIŞI) deyimi
(ATIN ŞAHLANIŞI) deyimi
TESTOSTERON  EGEMENLİĞİ (Domination de la Testostérone)
TESTOSTERON  EGEMENLİĞİ (Domination de la Testostérone)
URBA
URBA
İki Dirhem Bir Çekirdek ve Keçiboynuzu
İki Dirhem Bir Çekirdek ve Keçiboynuzu
Zat İşlerinden İnsan Kaynaklarına
Zat İşlerinden İnsan Kaynaklarına
YERSİZ YURTSUZ BİR MİLLET: ÇİNGENELER
YERSİZ YURTSUZ BİR MİLLET: ÇİNGENELER
ROMAN
ROMAN
"TARİH"İN ÇİFTE ANLAMI
"TARİH"İN ÇİFTE ANLAMI
YUNANCA "DOXA"DAN LATİNCE "DOCTOR"A
YUNANCA "DOXA"DAN LATİNCE "DOCTOR"A
KORO, BALE, HORON
KORO, BALE, HORON
FRENGİ
FRENGİ
FRANKLAR, FRENKLER
FRANKLAR, FRENKLER
LOJİ'LER
LOJİ'LER
TUZ
TUZ
ENTELEKTÜEL
ENTELEKTÜEL
Günlük Hayattan 30 Kelimenin kökenleri
Günlük Hayattan 30 Kelimenin kökenleri
ENERJİ
ENERJİ
PORT, YANİ LİMAN
PORT, YANİ LİMAN
Turunçgiller
Turunçgiller
Nomos'tan Namusa
Nomos'tan Namusa
Ev
Ev
Kültür Nedir?
Kültür Nedir?
CIVILISATION, MEDENİYET, UYGARLIK
CIVILISATION, MEDENİYET, UYGARLIK
Bozbulanık İki Kelime: Ansiklopedi, Sempozyum
Bozbulanık İki Kelime: Ansiklopedi, Sempozyum
Latinceden Türkçeye Yansıyanlardan II
Latinceden Türkçeye Yansıyanlardan II
Dilde Bildirişimin Kopması Üstüne Bazı Notlar
Dilde Bildirişimin Kopması Üstüne Bazı Notlar
Aristokrat
Aristokrat
Despot, Tiran, Diktatör
Despot, Tiran, Diktatör
Felsefeden Safsataya, Sufiden Sofuya
Felsefeden Safsataya, Sufiden Sofuya
Efendi
Efendi
Latinceden Türkçeye Yansıyanlardan
Latinceden Türkçeye Yansıyanlardan
Akdeniz Dilinden Dört Kelime: Tersane, Damacana, Fırtına, Forsa
Akdeniz Dilinden Dört Kelime: Tersane, Damacana, Fırtına, Forsa
"Kosmos"tan Gelenler
"Kosmos"tan Gelenler
Barbarlar
Barbarlar
"Kapital"in Eserleri
"Kapital"in Eserleri
İlk Konservatuvarlar
İlk Konservatuvarlar
Tekhne, Ars, Sanat
Tekhne, Ars, Sanat
"Modern"in Geçmişi, Bugünü
"Modern"in Geçmişi, Bugünü
İki Nobel Ödüllü Marie Curie'nin Dramı
İki Nobel Ödüllü Marie Curie'nin Dramı
Terim Ne Demek?
Terim Ne Demek?
Ütopya
Ütopya
Melankoli
Melankoli
Şurup, Şarap, Şerbet, Meşrubat
Şurup, Şarap, Şerbet, Meşrubat
Matematik Terimlerinin Kökenleri
Matematik Terimlerinin Kökenleri
Tercüman, Dragoman, Dil Oğlanı, Dilmaç
Tercüman, Dragoman, Dil Oğlanı, Dilmaç
Telaffuz Hatası mı, Türkçeyi Bilmemek mi?
Telaffuz Hatası mı, Türkçeyi Bilmemek mi?
"Post" Önekinin Önlenemez Tırmanışı
"Post" Önekinin Önlenemez Tırmanışı
"MAGAZİN"İN YOLCULUKLARI
"MAGAZİN"İN YOLCULUKLARI
PATLICANIN YAZDIĞI TARİH
PATLICANIN YAZDIĞI TARİH
YALAMA OLAN  "SÖYLEM"  TERİMİ
YALAMA OLAN "SÖYLEM" TERİMİ
Türkçe dilindeki yabancı kökenli sözcükler
Türkçe dilindeki yabancı kökenli sözcükler
El, Yüz ve Zihin Temizliği!
El, Yüz ve Zihin Temizliği!
Zihinsel Virüs No 4- "SANA NE!"
Zihinsel Virüs No 4- "SANA NE!"
Zihinsel Virüs No 3- SİYASET, VATANDAŞIN SORUNLARINI ÇÖZMEK İÇİN YAPILIR
Zihinsel Virüs No 3- SİYASET, VATANDAŞIN SORUNLARINI ÇÖZMEK İÇİN YAPILIR
ZİHİNSEL VİRÜS NO 2:  EVET AMA YİNE DE!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 2: EVET AMA YİNE DE!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 1:  BAŞKASI YAPMASIN, BEN DE YAPMAM!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 1: BAŞKASI YAPMASIN, BEN DE YAPMAM!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 0: SÖZ KONUSU OLAMAZ!
ZİHİNSEL VİRÜS NO 0: SÖZ KONUSU OLAMAZ!
KAVRAM EVLENDİRME ya da KAVRAMLAR AKADEMİSİ
KAVRAM EVLENDİRME ya da KAVRAMLAR AKADEMİSİ
AKLA YERLEŞEN HER KAVRAM SONRAKİLER İÇİN BİRER SÜZGEÇ OLUR!
AKLA YERLEŞEN HER KAVRAM SONRAKİLER İÇİN BİRER SÜZGEÇ OLUR!
"KAVRAM TABANI" ÜZERİNDE UZLAŞI GİRİŞİMİNİ KİM ÜSTLENEBİLİR?
"KAVRAM TABANI" ÜZERİNDE UZLAŞI GİRİŞİMİNİ KİM ÜSTLENEBİLİR?
"Kavram Tabanında Uzlaşma" ulusal bütünlüğün ta kendisidir!
"Kavram Tabanında Uzlaşma" ulusal bütünlüğün ta kendisidir!