Lütfen aramak istediğiniz kelimeyi yazıp Enter tuşuna basın..

Logo

Kullandığımız dil; bugün ne olduğumuzu, yarın ne olacağımızı belirler..

 MENÜ

KAVRAM

(Genel kabul görmüş anlamı)

ETİMOLOJİ / KÖKEN / KAYNAK

(Etimoloji, köken, kaynak vb bilgiler)

YÜKLENEN ANLAM VE SORUNLAR

(Anlam kayması yoluyla kazandığı anlam ve yol açtığı sorunlar)

“Canlı, cansız ve kültürel varlıklar bütününün ancak birlikte var olabileceği; bunun için de o bütün’ü oluşturan varlıkların haklarının gözetilmesi bilinci” olarak tanımlanan Adil Yaşam’ın neredeyse sonsuz sayıda göstergesi var. Bu nedenle de onları tek tek saymak yerine bir “ilke” belirtmek ve her eylemi o ilkeyle karşılaştırılıp ona uygun olup olmadığını tartmak daha pratiktir. Bu ilkesel soru şöyle ifade edilebilir: “Bu eylemim, bütün’ü oluşturan varlıklardan herhangi birisinin sürdürülebilirliğine herhangi bir ölçüde zarar veriyor mu?”

Bu soru sorulduğunda, akla gelebilecek herhangi bir eylemin entropiyi bir ölçüde artıracağı, onun da sürdürülebilirliğe olumsuz etki yapacağı kolayca anlaşılabilir. Bu durumda, yaşamın kendisi dahil sürdürülebilir olamayacağı için adil yaşama uygun olmadığı gibi bir sonuç ortaya çıkar. O halde ya hep ya hiç gibi bir ölçüt yerine daha kabul edilebilir bir “sürdürülebilirlik ölçütü” üzerinde uzlaşılması gerekiyor. Bu amaçla en çok kullanılan yayın Bruntdland Report (https://en.wikipedia.org/wiki/Our_Common_Future) olarak bilinen 1987 tarihli bir raporun tanımladığı şu 3 (ve daha sonra 4) alana ait ölçüt sistemidir: sosyal, ekonomik, çevresel ve kültürel. Fakat bu 4lüde önde tutulan haklar yine de insan türünün haklarıdır.

Bu nedenle bütün’ü daha çok gözeten ve evrensel ölçüde kabul görme potansiyele sahip bir ölçüt(ler) gerekiyor.

Bu amaçla “sürdürülebilirlik” yerine “yenilenebilirlik” (regenerability) kavramı gündeme geldi. Buna göre: Yenilenebilir Kalkınma, insan faaliyetlerini gezegenimizdeki yaşamın devam eden evrimi ile uyumlu hale getirerek ekosistemlerin yozlaşmasını tersine çevirmek için çalışıyor. Önerme, insanların da doğanın bir parçası olduğunu; onunla ilişkilerimizin, kurumlarımız ve süreçlerimizin daha çok doğa gibi olması gerektiğini söylüyor. Yani “ne ölçüde geri döndürülemez zarar veriyor?” gibi bir soruya dayalı bir ölçüt öneriliyor.

Yorumlar

Yorumlar